Kafileler
Ne arıyorum çarşıda
tezgâhlardan düştü ellerim ne alıp ne satmaya uzun sokaklar düşlemek benim işim yaza bakan, kireç boyalı koştursun güneşin limondan atları alkışlanarak çırakların çürük lastik kokan nefesleriyle kimin aslıyım ben ne yüz oldum ne ayna azdı gençliğim aya doğru tutulan çarşaflar arasında anladım hep aynı kadındır sokaklar yokuşlar gevşemeyen orospular ne pamuk ne de zambakla tarih olsun diye geldim buralara son kez Ferat’ta yıkadım saçlarımı billûr çıkardım eskiden daha sığ bir deniz için koridorlara girdim sonra büstlerin ezdiği zamanı kullandım boşuna, telâşlanmaz artık şehirli yaka yırtıp ünlesem göstersem varoşlara sürtünerek geçen kafileleri kafileler kafileler barbar Atilla’nın taylarıyla çekilen şehirler kuruldukça uğraklar yitiren kafileler geçerler yine de varoşlara sürtünerek geçerler ‘yeryüzü hep delikanlı’ diye haykıran yiğitlerle dolu kafileler |