Kimsesiz Şehrin Gölgeleri
Bu şehir yabancılaşıyor her geçen gün kendine
Ben garip arayıcısı sokakların Her gölgede tanıdık hüzün Her birinde bilmem kaç ayrılık öyküsü Avuç dolusu çaresizlik serpilmiş Toplamak ne mümkün Sis çökmüş cılız ışıkların etrafına Muammalar yanı başımdan geçer şimşek hızıyla Dudaklar bir tercihi neden saklar Zincirini kırmış mı acep Masum yüzlerin ardında suçlu yasaklar İnanç ortalıkta güvercin yemi Güven göz derinliğinde binlerce fersah Bu defa tamam diyebilmenin peşinde arzu Hep yarım bırakılan işler Uzak gezegenlerden bile görünür aslında Bir türlü masum olamayan gülüşler Bulutsuz güne hasret kaldığında şafak Maviyi güneş rengine boyar elbet Düşen yaprak olsun varsın Lafı mı olur onlarca arasından tekin Vakit beklemeye takılı kalmış Ya gel demektir anlamı, ya da git, niyetin Zaman gebedir vuslata yahut hicrana Ebemsi bir yüreğin avuçlarına doğacak Hüküm günü kaçınılmaz yaprağında takvimin Tercih fırlayacak sahneye Kimsesiz şehrin gölgelerine haykıracak Bir tık mesafesinden uzanacak belki Diğerine git diyen merhaba şekillenecek sere serpe Arsızlığınca müzelerden çıkacak Seven bir yürek mahzun ve masum Kimsesiz bu şehrin gölgelerine karışacak |