Bahçe Sinemalarından Öğrendik
biz onu öyle biliyorduk....
-öyle duymuştuk -öyle görmüştük öyleydi bizim dünlerimizin sevdaları kız güzeller güzeliydi ve zengindi nedense hastaydı,hastalıklıydı sesi güzel olurdu, şarkılar söylerdi yalnızlığına esas oğlan yakışıklı -gururlu -onurlu melankolik ve parasız bir türlü kavuşturamazdık birbirlerine acısız olmazdı,gözyaşısız.... susardık konuşacak onca şey varken alt yazısızdı duygularımız ağlamak için giderdik bahçe sinemalarına giyinirdik iki dirhem bir çekirdek ay çekirdeğimiz kesekağıdımızda elde çamlıca gazozu yüreğimiz ağzımızda biz çekirdek çıtlatırken ağlamaya alışmıştık sevdayı bahçe sinemalarında ki gibi tanımıştık sevmeyi bilmezdik doğru,dürüst sevişmeyi bilmezdik elele tutuşmadaydı cinselliğimiz gözün,göze deymesi yeterdi mutluluğumuza mutsuzluğu daha mı çok severdik aslında... severdik bir başına ağlamayı deniz kenarlarında herkesin hüzünlü bir şarkısı vardı sonu kafiyeli şiirler güleryüzlü değildi erkeklerde gülmezdi zamanımızda somurtkandı,ağırbaşlı,ciddi kaşı çatıktı sevgilerinin gülmek karşı cinse aitti ölüm özlemdi sevdalarda intiharlar kutsal sevda için sık ölünürdü yaşamak varken ayrılıklar çoktu ya en iyiydik hikayelerimizde ya en kötü ortası yoktu... terkedilmek ayıptı bir bakıma utanırdık... ayrılıklarda hep önden giderdik biz sevdaları, bahçe sinemalarında çekirdek çıtlatırken öğrendik Demir Mutlugil |
şaşırıyorum her seferinde
işte görmşlük geçirmişlik ancak bukadar güzel anlatılabilir
bir istanbul beyefendisinin kaleminden
yüreğimdenki kocaman sevgim ve hayranlığımla