Dudakları Fırçası Olmuş Ressam
Kabul ediyorum,
yazmaya üşenmedim hiçbir zaman. sadece aynanın karşısına geçtiğimde, sakallarım da uzadığında, kesmeye üşendiğimi hatırlıyorum ama.. Dudaklarına batan öpüşlerle sana gelinmez sevgili, kanayan dudaklarındır zaten ölümün habercisi.. Kaç kez öldük saydın mı hiç ? Dudakların çok kanadı mı ? hiç dikkat edemedim, gözümü kapayışlarımdan. kızarmış yanaklarımı hissettim sadece ısındığından. Pahalı bir tabloyum ben, öpüşlerinle yanağımı boyayan, gördüğüm en güzel de ressamsın sen.. Ne desem, fırça olmuş dudakların hiç düşmesin yüzünden. eğer düşerse bilirsin, benim de kalemim düşer ellerimden.. Boyası fazla öpüşlerinde, malzemesi de fazla kullanılmış bir aşkla, siyah sakallarım bile kırmızı oluyor utançla.. Hem sakal da kalmıyor ki geriye.. Düşünüyorum da, seni övmek için ressam kelimesi bile az hani. kızma bana, doğru düzgün başka kelimede yok ki sözlükte, imla kılavuzunda.. Ressamım, seni seviyorum bu arada. İmla kılavuzuna bakarak yazdımda.. Birde sakallarım incindi biraz. Sevmediğin için, sakallarımın yüreği acıyor, öp geçsin. Dudağın acır diye üşenmedim, bu sefer kestim.. Ahmet Kastancı. |