cani
karla kaplı dağlar var
buzullar ülkesinde göğsümün... biliyorum... neden diye sorma! her gece yarısı, apansız, urbamda kazma kürek ve belimde bir çuval tutup narin ellerinden tüm umutları ıssız bir dağın yamacına gömüyorum... arkama bakmadan kaçarken yükümü bırakmanın hafifliği titreyen bir mum aleviymiş, ha söndü! ha sönecek! çöküyor benliğime ağır ağır... lambaları kapattım mı ben? kapıları örttüm mü evden çıkarken? ne kadar düşünsem boş... ürperiyorum... ve elimde teneşir, siliyorum hatıraları... ama biri hariç... yalanlar! buz gibiydi ifadem kış soğuğuna inat yanıyordum, gülüyordum kulağına fısıldarken... dinledi beni sessizce... dinledi, hiç itiraz etmedi... biliyordu aslında ıssız bir köşede katlanıp dürüleceğini, ama yine de gülüyordu! zat’en, aslına bakarsan hiç görmemiştim öfkelendiğini... 04.01.2012 |