Bazen Yazarım Mesela...
Uzun uzun bir şeyler yazasım geliyor bazen
Uzun ama kısa kısa saçma şeyler, O yüzden kendimden bahsedesim geliyor, Saçmalayacağım ya işte başka türlü olmuyor. Mesela ağlarım ben ama durduk yere değil, Belli bir nedenden ötürü de değil, Öyle merdivenden inerken falan, ellerimi yıkarken, Aynaya bakarken, dayanamam ağlarım, Boş yere değil de sebepli bir sebepsizliğe ağlarım. Mesela susarım ben ama durduk yere değil, Bir bardak su soldurur, yudum yudum içerken susarım, Bazen kendime gelirken susarım, konuşurken susarım, Ağlarken de susarım bazen, söyleyemem hiçbir şey, Her şey düğümlenir dilime de ağlarken susarım ben. Mesela kızarım ben ama durduk yere değil, Yolda yürürken kızarım mesela, başkasına değil, Kendime kızarım bazen, ağaca çarptığıma, Bir şey olduğundan değil de ağaç incindiği için kızarım. Aynaya bakıp kızarım mesela, kendime değil de ağlayan hayalime. Mesela gülerim ben, bazen durduk yere, bazen değil, Elime bir kupa dolusu çay alır, içerken gülerim. Her yudumda ayrı bir kahkaha, her kahkahada ayrı bir suskunluk. Bazen uyurken gülerim, kendimden habersiz, Mutluluğumdan değil de saçmalık olsun diye gülerim işte. Mesela uzun uzun dalarım ben, durduk yere, Bir şey olsun istediğimden değil, Birini beklediğimden de değil, öylesine, Unuturum derdi, kederi dalarım hiçliklere. Mutlu hayaller kurmak istediğimden değil, Kaybolup gülmek için, Kendime gelip ağlamak için, Her şeyin farkına varıp kızmak için, Sonra yine uzun uzun dalmak için. Bazen giderim ben mesela, Geri gelmek için değil, ama Bazen koşa koşa dönmek için giderim. Kendime gelmek için giderim bazen, Yolum ne kadar uzun olursa o kadar çok yorulurum, Yoruldukça daha da çok farkına varırım her şeyin Ağlamanın, susmanın, kızmanın, Gülmenin, uzun uzun dalmanın ne olduğunu daha bir iyi anlarım. Bazen oturur bir tütsü yakar, dumanını izlerim mesela, O kıvrım kıvrım giden dumanların arasından geçen Uzun ince dumanı izlerim mesela. Sorarım sonra kendime: “Bir bardak daha çay alır mısın?” diye. Sonra düşünürüm uzun uzun, ama kısa şeyler. Düşünürüm ama susarım, söylemek istemem, Bazen yazarım onları da bazen kalem varmaz yazmak istediklerime. Sonra kırarım kalemimi, sustuğum için cezalandırırım kendimi, Uzun bir süre yazmamak için, yine uzun uzun susmak için. Bazen çelişkiye düşerim mesela, Sigara içerken dumanında boğulurum. Kendime üzülürüm de mutlu olmak istemem, Bazen elim gider kitaplara da Yeni baştan yazmak isterim okumak yerine. Bazen özlerim mesela, delicesine. Göçmen kuşların sıcağa gitmesini bildiği gibi garip bir özlem oluşur. Annemi özlerim mesela, babamı, ablamı, abilerimi, kardeşimi, Herkesi özlerim, kendimi de özlerim. Bazen de kendim olmayı özlerim mesela. Mesela severim ben ama durduk yere, Yetim çocuğun Baba hasreti gibi, Öksüz bir gencin Anne özlemi gibi severim. Babamın çay bardağındaki dudak payı inadı kadar çok severim. Ağaca konan bir kuşu, koparılan bir çiçeği, Kanadı kopan bir arıyı mesela. Züleyha’yı severim bazen, Yusuf’un gözbebeklerinde mühürlüyken, Bazen Yusuf’u severim, Kenan ilinde kaybolduğunda, Bazen Fırat’ı severim, tersine aktığında, Hilal’i severim mesela, gözleri güldüğünde daha çok severim. Aslında kendimi severim daha çok, Ben olmasam sevecek kimsem olmazdı, sen olmazdın, Evet, evet! Sen olmazdın, Sende beni sevemezdin ben olmasam. Ve en güzeli, yazamazdım sana bunları, hepinize, kendime... |