Çaya Dair Yankılar
Buğuda yankılanır bulutların nefesi.
Esir alır bizleri semaverin has sesi. Suyun kaçıncı hâli bardaktan gülen bize, Günün her saatinde buğulanır bakışlar; Huzur tütsüsü ile kim açılan denize, Semaver sinesinde yaza dönerken kışlar? Anlatılan öyküyü bardak berraklaştırır. Buğulu bakışların izi kalır hayalde. Suyla çay ünsiyeti vuslatı yaklaştırır. Ayrılık katreleri erir bir bir visalde. Naz tarar saçlarını çay ona ayna olur. Bir peri suretiyle ince belliler gelir. Suyun naz hâli varsa orda keder kaybolur. Çay demini alınca gül yaprağı incelir… Su nazı sinesinde avutur buğu buğu. Her damlası hayale nakış nakış işlenir. Sabah akşam aynı haz hayalde yüzer kuğu. İhtimal ki bu demde çay içenler fişlenir. Çayın buruk tadında bin bir efsane saklı. Anlatmak ayrı sanat dinlemek bir saltanat. Bir ceren çay çağında karıştırınca aklı. Yol alır Kafdağı’na yel yepelek hayal at. Kaçıncı hâli suyun bardakta haz büyüsü. Kelepir zamanları ihtişamlı an kılar. Bardaktaki tebessüm olur meclisin süsü. Dolup boşalan camlar çaya dair yankılar. Yankılanan buğuda sanki yârin nefesi. Bizleri esir alır billûr efsane sesi… Ankara,26.12.2011 İ.K |