ZAMAN
Yorgun gözler umutsuz bakınırken yarına
Vardılar efsunları kaybolmuş baharına Her yenilgiden bilgi, hatadan tecrübeyi İmbikten geçirerek doldurdu ambarına Sabrı çileler için ilaç eyledi zaman Zengini akıllıya muhtaç eyledi zaman Hey gidi koca çınar namıyla anlı şanlı Şimdi kulağı duymaz bakışları dumanlı Anıların koynunda arıyor geçmişini Nerede eski günler nerde o delikanlı Baş eğmez dağları da dize getirdi zaman Yorgun düşen bedeni yedi bitirdi zaman Saklandıkça hayatın kuytularında gün gün Dal verip budaklanmış bıraktığı her sürgün Dostlarda göç edince peyderpey bu dünyadan Saklandığın kuytuda ruhunu sardı hüzün Avına pusu kurmuş bir leopardı zaman Dostları birbirinden bir bir kopardı zaman Yüzlerinde zamanın askerleri saf durdu Gün be gün yaratmakta çizgilerden bir ordu Her fırtına dalından bir yaprağı düşürmüş Ne rüzgâr izin aldı ne düşen yaprak sordu Ömrümüzü bitişe sürüklemekte zaman Ölüm denilen sonu körüklemekte zaman Kuşlar Azrail gibi dolanırken başında Dostların, son görevi ifanın telaşında Son nefesle anılar kaybolur karanlıkta Yepyeni hayat başlar o musalla taşında Coşari yaşanılan hayatın kendi zaman Beden toprağa kondu o an tükendi zaman 20.11.2011 İbrahim COŞAR |
sağlıcakla