marsık kokar akşamlarkindi fışkıran göz bebeklerine bakmaya ürktüm öyle ürkekti ki halbuki yüreği avuçlarımda çarpan öptüm kıvrılıverdim yanlarına ot yatağa utanç çizgilerim yüzümü örtemeden bin umuda bir koyan yitik şehrin küçük erkekleri kırk kaşık bakır tas da ümit içiverdik ve kader isyanım sana minik eller yakarırken çözülmezin bilinmezine sefalet kor gerdanında kravat sanki erguvan kokardı sarı ölüm şafakta umut çocukları tüter ha tüterdi marsık kokulu akşamlarda mersaus 1/10/200… |
çözülmezin bilinmezine
...
saygıyla... yine aynı güzellikte