Esmer Renkli Bir Mermi
Yalın bir yalandan ibaret olan,
Yalınlaştırılmaktan yalnızlaşmış, Yalanlaştırılmaktan,kendi kendinden bile yalıtılmış, İsmin yalın hallerinin her birisinde,birkaç ömür eskitmişti adam. Kadın ise,ismin ilk üç halinde çok zaman harcayan erkeğin yerine, Son üç halini mesken yapmıştı kendisine. Ve bu yaratılış anayasası yakmıştı en çok erkeğin canını. Kadının bu çoğulcu,kadının bu anaç sigortacılığı… Adam,kadının uzattığı ray-ban marka at gözlüğünü, Bir aşkın sevgi dönümü hediyesi niyetine, Çırılçıplak bir niyetlilikle takmıştı gözlerine. Ve gözlük marka olduğu için, Sırtındaki semerin beşinci el olmasını çok da kafaya takmamıştı. Gözlerinde gözlüğü,sırtında semeri, Ciğerleri çatlayana kadar koşarak taşımaya hazırdı artık kadını. Adamın bilmediği,yaralanan atların kaderiydi… Nihayetinde esmer renkli bir mermi,nihayetinde ölüm sessizliği… Doğumu birlikte kutlanılan en güzel zamanlar, Aşkın hangi yarım kürede yaşandığına göre değişmiyordu. Çünkü iki tarafta daha ortaokul sıralarından itibaren biliyordu, Gölge boyu denilen o şahane ilizyonu. Sırf bu yüzden çoğu aşkın başlangıcı yaza,bitişi ise kışa rastlatılıyordu. Ve sevişmek en çok,kızıl bir güneşin selamında,gün batımlarına yakışıyordu. En cömert gölgeler,akşamüstü sevişen bedenlere düşüyordu. Tutku büyüdükçe beden eskiyor,acı büyüdükçe aşk eskiyordu. Birbirlerini tüketmeye,bu tüketilmişlikten beslenmeye bağışıklık kazanan yürekler, Kalan son sevgi kırıntılarıda eskitildikten sonra, Geri dönüşü olmaz bir biçimde,orta yerlerinden vuruluyordu. Giden,eskici tezgahına yaraşana kadar yolculuğuna devam ediyor, Kalan ise,çelikten bir örs ile göğüsleri dağlanana kadar kanamaya devam ediyordu. Ve bu kireçleşmiş rejim,iyi niyetli her devrim çabasına karşı galip geliyordu. İnsan eksiliyor,insan eskiyordu… 14 Mayıs 2011 Hayalet... |