hüznümün çığlığında yok olan aşk
dayanağım oldu kirpiklerime sürülen hüzün
göğsüme saplanan hançere döktüm içimi yokken sen dakikaları bağlarken saatlere aldırmadan hiç kimseye zaman sevdim inkârını “sevmiyorum seni artık” demelerin anılarımdan çıkıp gelemeyen her ben sonrasında yargıladım akşamların duvarlarıma sıvadığı yalın yalnızlığı tutuksuz ve gözlerim sımsıkı kapalı kandıramadığım düşlerim oldu haykırırken bittiğini ve her çığlığıyla şiirlerimin serildi ortalığa gerçeği yalanın unutulan yeminlerin anımsanmasıyla kırıldı sevinçlerim bir kez daha ipe çekildi sana doğru yangınlarım sahipsizliğin kimsesizliğin sensizliğin türküsü yazılmamıştı içimde ilk tınıyı sen kazıdın şimdi ağıtlar dökülüyor bulutlardan damla damla kayıp bir aşk destanında yitiyor mücadelesi kahramanların evine çekilip topluyor yıldızları koynunda ay ne mümkün artık nereye gittiği belirsiz yollarda izini bulmak ışık yok iz yok ses yok belirsizlikle içime çöken ağısı hüznün sarıyor ruhumu çepeçevre ıssızlaşıyorum gün doğuyor bitmiyor içimde gece geceye tutsak günümde yalpalayarak arşınlıyorum kaldırımları/sarhoşluğumun kalıntılarını sildim kadehlerden/oysa masalarda kaldı izleri sözlerimin/sessizliklere sığınıyorum lakin aç kulağını ve iyi dinle dökülüyor dilimden hoyratça sözler “seni sevmiyorum…seni sevmiyorum…seni sevmiyorum…seni sevmiyorum” atilla güler |
/seni sevmiyorum…seni sevmiyorum…seni sevmiyorum…seni sevmiyorum” /
ne çok seviyorum der gibiydi..
sevgi dua
teşekkürlerimle