Uyku Hali
Bir an yükselir bedenin,
Eyvah dersin ne oluyor? Her günü sende benzerin, Aynı şekilde geçiyor... Bir şey söylemek isterken, Yükselmezken kendi sesin. Sis içinde gördüklerin, Değil elbet son nefesin. Avazın çıktığı kadar, Buna bağırmak istersin. Günün yarınları da var, Değil elbet son nefesin. İçinde bulunduğun yer, Dolanır anlayamazsın. Birileri hoş geldin der, Denmezse kavrayamazsın... Açılırken kapıları, Girerken içerisine. Altından anahtarları, Bir rüya ki böylesine! Ve görününce bir şeyler, Gözlerinin en önünde. Durmaz uzanmak ister eller, Büyüdükçe gözlerinde. Başını kaldırıp bakmak, Sonsuz gibi duran şeye. Bıkmadan öylece akmak, Özgürlük kokuyor diye. Eller dokunur belki de! Dallarından koparır da, Bu bir gerçek midir ki de, Dil,tattığını tanır da. Yavaş yavaş alışırsın, Hoşuna gider belki. Sen öylece bakınırsın, Zihnin kendinden geçer ki! İşte o zaman ta kendin, Bir şeylerin farkına vardın. Olur mu bir daha? Belkin... Gördüğün oydu ne sandın? Etrafına bakınırsın, Her taraftan nimetler. Avuçlarına alırsın, Uzanır,hisseder eller. Heyecanın farkındasın, Ve çevrende hiç durmadan, Yavaşça dönüp bakarsın, Uçmuştur yardımcın ordan! Bu sonsuz görünen hayat, İçinde yürüyen hep sen. Ordan,oraya seyehat, Dönmez ki dilin,ne desen... Kalkınca gözünden perde, Hep gözlerini ovarsın. Kalınca uykular gözünde, Durmadan gerçek sanırsın... Gözler büyülenmiş gibi, Dürtülür kendine gelmez. Ölüm uykusunda sanki! Hayır,uyanmak istemez... Uzaklaşır pembelikler, Vakitler doluyor mu ne? Dönsün yine güzellikler! Kavuşacaktın o güne... Rüyana tarifler nerde? Sor istersen çok bilene. Biliyormuş zannedene... Tarifi yok gerçekten de. Düş peşine yanılırsın, Yaşadıkların kayboldu. Ve uyanır,ayılırsın, Bir rüyaydı bozuldu... Cennet bahçesiymiş der, Hep kendine anlatırsın. Kıs kıs kendince de güler, Anlatır da anlatırsın... |