ÖLÜM YAZILMIŞ COĞRAFYAMA
ey maviyi dilimleyen gümüş kuşum
bilki ancak gözlerimden okunabilen bir çığlıktır susuşum karaderili bir kovgunum belki yersiz yurtsuz sarışın esmer kızılderili ya da neyi değiştirir tenimin rengi ölüm yazılmış coğrafyama bütün acılarda atan benim yüreğim öldürenlerin değil sevdayı öğrendim spartaküsten direnmek düştü payıma peşimdeydi bin yıl önce sinsi bir köpek gibi ölüm hala aynı türküdür dilinde urkekliklerin sakalında bulut kümeleriyle munzur baba ve kırmızı benekleri alabalıkların tanığıdır hala kan çığlıkların. ölüm soğuk bir esintidir balam bir kurşun vınıltısıyla gösterir bazen insafsızlığını buza keser ansızın çocuksu bir yürek sevdalı gözbebekleri donar mavisinde özgürlüğün -ölümün estetik olduğu anlar da vardır ey şair- düşer kör bir güvercin dipsizliğine uçurumların döner dostsuz merhabasız bir saka tutsaklıklara kimsesiz kuytularda usulca yarpuzlar açar soluk olur bir tutam tütün yetişir imdadına morarmış dudakların soyunur karasuya acılarını yaylakızı bedeninde uzak düşlerin ürpertileri ve hayal dağı keser yolunu ümitlerin antenlerden süzülen çamuru keyifle yudumlar gözlerinden şehvetler büyütür çıplaklığında ölülerin küçük burjuva kırıntılar üstüne kurulu yaşamlarda ihanete ayarlanır sevdalar ulusal bir cinnete dönüşür korku medyatik yalanlarla ve duyarsızlıklar kara dipnotlar olur tarihe düşülmüş herşeyi kâra dönüştürmenin telaşı kurt sofraları ölüm üzredir bütün hesaplar teslim alır yürekleri ölüm yazılmış coğrafyama kanla yıkanır her seher salkımsaçak buzulları dağların sesim soluğum delik deşik fermanlar çalınmış tarihlerden sürgünüm dağlarımdan tezek dumanına hasret köylerim çöplüklere umut bağlamış adsız çocuğumun gözbebeklerinde korku kör kuyularda kimsesiz cesetleri sevdiklerimin ölüm yazılmış coğrafyama ihanete çıkmış adı ağıtların... ağlamayı unutalı çok oldu sevdalar büyütüyoruz göz pınarlarımızda ufkumuza duran dalkavuk bulutlara inat güneşe uzanıyor gözlerimiz ölüm yazılmış coğrafyalarımıza ve haykırıyoruz duyulsun sesimiz korkumuz yok baharla gelecek ölümden soğuğun korkunun bağrını delen kardelenleriz biz... Mikail Dağlar |