1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
4684
Okunma
Bir akşam üstü saat onaltıda
Şöyle bir yürüyüş yaptım
Kırmizı parka taşlarıyla döşenmiş
Kadınlar denizi yolunda.
Araç trafiğinden arındırılmış
Sadece insanların gidip geldiği
Kadınlar denizi sahil yolunda
Bir ağustos ikibin bir
Saat onaltıda.
İnsan seli dalgalanıyordu
Sahil yolunda
Plajı rengarenk şemsiyelerle dopdoluydu
İğne atsan yere düşmezdi
İnsan kalabalığından.
Kimi mayolu, kimi bikinili
Kimi ipli, kimileri ipsiz
Bazılarıda üstsüz.
Bir kısmı şemsiyeler altında
Çoğuda sıcak kumlarına
Sere serpe atıvermişti kendilerini
Dünyayı itmişlerdi ellerinin tersiyle
Gün ediyorlardı günlerini
Dost ve eşleriyle.
Denizde kulaç atanların
Dip dalıp çıkanların
Sırt üstü yatanların
Birbirine kur yapan sevgililerin
Ne sen sor sayısını
Nede ben söyliyeyim.
Sahil yolundaki kafelerde, barlar da
Dopdoluydu insanlarla
Kimi buz gibi birasını
Kimi kolasını
Bir kısmı da
Yudumluyordu ağır ağır
O akşam kahvesini.
Derken,yolum
Dört yıl önce tanıştığım
Bir bara çekiyordu beni ayaklarım
Sahilden biraz içerde
Amma temiz ve tertipliydi
O yıllardan tanıdığım eski dosta
Şöyle bir merhaba deyip
Dertleştik ayak üstü.
Oraya kadar gidilirde
Birasını içmemek olur mu ?
<Şerif çek bir bira
Soğuk olsun
Bir buçukta şiş at
Duble salatası yanında olsun
Eski günleri anmaya geldim
Bu gün buraya>
<Eski bluskay,imbat otellerdeki
Değerli dostlara kadeh kaldırıp anmak istedim bir defa daha.
Haydi şerif Şerefe
Eski günlere,daim olan dostluklara
Kulakları çınlasın
Esmerlerin, sarışınların.>
Dolusu gelip, boşu gidiyordu biraların masamdan.
Zaman bir hayli ilerlemişti kabri barda.
Dost işi bir hesabı kapatıp
Vedadan sonra
Yavaş yavaş başlamıştı geri dönüş
Kuşadası merkeze doğru.
Atlayıp bir dolmuşa
Almıştım soluğu balıkçı kahvesinde
Alamamıştım hırsımı, giderememiştim özlemimi
Kabri barda
Yavaş yavaş
Aheste aheste
Çıktım balıkçı kahvesinin merdivenlerini.
Sonra;
Denizini,balıkçı ve yat limanını
Küçük adasını
Atatürk’ün büstünü
Aynı anda gören
Güneşin batımındaki grubu
Doya doya seyredebileceğim
Benim, benden geçeceğim
Bir köşede duran boş bir masaya ilişiverdim.
Deniz hafif çalkantılı
Limandaki kayıklarsa
Hafif hafif sallantılıydı.
Havası puslu ve sıcak
Siyah yağmur bulutları
Yüselmişti gökyüzüne doğru denizden.
Batım aşamasındaki güneş
Bir var olup, bir yok oluyordu
Yükselen bulutlar arasında.
Bir grup oluşturmuştu etrafında
Kızıl alev rengiyle
Bir ateş küresi
Bir ateş topu gibi olan güneş.
Bazı zaman önü açılıyor
Bazende önünü kapatan bulutlarla
Kararıyor,parça parça, lime lime oluyordu
O grup, o ateş topu.
Doyum olmuyordu seyrine
Akşam vakti Kuşadası’nın
Denizi koş, sokaklar loş
Gün batımı, akşam üstü
İnsanı ediyor sarhoş.
Bir başka güzel, bir başka yaşam
Bir başka duygu burda olmak
Çünkü burası Kuşadası.
Hüseyin Yıldız(Lemoslu hüseyin)
Kuşadas 1 Ağustos 2001
5.0
100% (1)