NEUROSİS
Artık, benim için sevgi dolu şiirler yazan bir adamla
beraberim. Dedi. Hmm, dedim. Duymadı. * * * * * Hem sen dedi, biliyo’ musun içindeki bu katranı hiçbir zaman boşaltamayacaksın. Bu benim bedduam değil. Ama dedi boşaltamayacaksın işte. Ne demem gerekirdi. * * * * * Bütün bu nevrozların, savunma mekanizmaların, Hepsi bilerek yaptığın şeyler, dedi. Otomatik kapı çarpsın diye basamakta duruyo’sun. Hiçbir zaman kendini anlamaya ya da anlatmaya çalışmadın. Hiçbir zaman ruhumu anlamaya çalışmadın. Vitamini hep kabuğunda sandın. * * * * * İçimdeki pişmanlık duygularını boşaltıyor gibiydi. Söylemesine izin verdim: Sen hayatımda tanıdığım en kötü karakterli insansın. Hiçbir zaman da bu dağ gibi olan bencilliğin aşınmayacak. Sürekli birilerinin canını yakacak, kanını emeceksin o dağ gibi egonla... ... Bütün gece dinledim… Kendime itiraf edemediğim her bir şeyi haykırdı, kustu, fısıldadı. Sonra sızdı kaldı… * * * * * Sonra yataktan doğruldum. Pantolonumu giyip, ceketimi aldıktan sonra sokakta bi’ sigara yaktım. * * * * * ... Tüm bunlar bir masturbation güncesi değil işte… Çok önce ya da Çok sonra Bu Çok eski hikâyede Çok sonlara doğru yaşanılan-yaşanılacak Çok sanıcılı bir Şey, neurosis. Aslında şimdi sen Bunu hissetsen… O, Değil De. Ne diyo’ dun... |
olunca da kacip giderler
gitmeden de bu tarz seyler soylerler.
bir de hayatlarinda hep degisik insanlar olsun isteyip
farkli bir sey gorup kacarlar
lanet olsun mu onlara?