İki Çay, Bir Zeytinli Poğaça
Sabahın mahmur saatlerinde
Bir zeytinli poğaça, Bir de yanmış mı yakılmış mı belli olmayan iki bardak çay Ama ne çay İçine katılmışlıklarından içilmiyor Rengi koyu mu koyu Yaşanmışlıkların yoğunluğu ile yarış içinde Ve hüzne bulanmış gibi acı buharlar Çok geçmeden yok olan buharlar Geçerken uğramış gibi olan buharlar… Sanki, hepsi birden o dudaklardan dökülecek kelimelere bakarlar Peki nereden çıkmış ki böylesi buhranlar? Hele o poğaça Olduğu gibi ortada Sevdi kelimelerin karmaşasındaki yalnızlığını Kalakaldı orada Göz kaçıştırmaların en ortasında Bir o yana bir bu yana baka baka… Kalakaldı orada. Bir an ateş olup ortadan sesleri bir çırpıda tutuşturacak gibi, Kaçak bakışları buluşturacak gibi, Yeri bulunmayan yap-bozun bir parçası gibi Aynı takvimlerde, aynı günlerde, Aynı güneşte, Aynı gün kızıllığında Ayrı ayrı yerlerde Ama aynı hikaye içinde Ayların karar kıldığı bir günde iki çay bir de zeytinli poğaça ile Menfaatsiz bir masa çevresinde Bir sevda içinde Belli ki her ikisi de kuşatılmış gibi çepeçevre Ve o iki kaçak, yine birbirlerinin peşinde Ayların bile intikamını almayı unuttukları Bir zaman diliminde İki çay, bir zeytinli poğaça ile… Cemile SÖNMEZ |