AY IŞIĞINDA PARLAYAN HAYAT
Dün gece,
Araladım gönül perdemi, Baktım yıldız dolu gökyüzüne, Yıldızlar yanıyor, Gökyüzü aydınlıktı. Aydınlıkta baktım kendi yüzüme, Yüzüm gülüyor, Yüreğim ağlıyordu. Birden başım döndü, Gözüm karardı. Ömür geldi geçti aklımdan. Zaman akıp gittikçe, Ruhuma düşmüştü, katran karası, Ayrılık sancısı. Silinmişti hafızamdaki Süt beyazı, Çocukluk hayallerim. Artık, görünmüyordu, Akşamın kızıllığında düşlerim. Soluk benzimde, Küçülüp donup kalmıştı. Kara gözlerim. Estikçe rüzgâr, Sallanıyordu, Gökte Yanıp sönen yıldızlar. Ay ışığında, Parlayan hayat, Geldi geçti Gözlerimi önünden. Güneşin akşam kızıllığında Yangın yerine dönmüş yüreğimi, Çığlık çığlığa terk ediyordu Gülkurusu olmuş umutlarım. Ayrılık sancısı düşen yüreğimi, Bir bir terk ediyordu. İçimde, Anamdan emdiğim Sütün bile, Rengi değişmişti, Birden bire. Bir borçlu gibi, Sarılmıştı yakama yalnızlık. Yalan dünyanın Yılan dişli ihaneti Görünmüştü gözüme. Artık görünse de Azrail gözüme, Vız gelirdi, Bu hayattan kaçışta, Umut, hayal, düş gözüme. Artık olmuştu dilim tutsak, Ruhum esir. Yoktu kendimi savunup Söyleyecek tek kelime Dilde sözüm. İçimde sonsuzluk uzayıp gittikçe, Artıyordu dağların karanlığı, İçimdeki derin yalnızlık, Derin sessizlik. Gözlerimden çıkmıştı fer, Aklım kaçmış, Gönlüm bana yol gösterip Ruhum ışık vermiyordu. Uzayıp giden yolda Yol bitmiyor, Düşünürken sevgiliyi, Yar geride yalnız kalmış, Gözüm dünyayı görmüyordu. Arşınlarken öteyi beriyi, Yorulmak bilmeyen ayaklarım, Şimdi sevgiliye kavuşmadan Işığı söndürüp Artık gitmek istemiyordu. Deli gönlüm Ne bu hayattan, Ne bu dünyadan… 15.12.2011 Cahit KARAÇ |