kayıp
hıçkırıklarim düğümlendi kayıp şehrin
sokaklarinda şehir kayıkları demir atmış gönül limanima rotasız gemi gibi rüzgara kapılıp ordan oraya sürüklenmiş ellerimde özlem mendilleri hani gidenin arkasında el sallanır ya şimdi ise ğidenin arkasına yıkılmış özlem duvarları ona yıkıkların arasında el sallıyor kalbimin gönül barajının kapaklarını açtım içimdekini küsarcasına ama bu bile yetmiyor acımım dinmesine sokaklara yeni sinmiş ölüm sessizliği hani çığlığı tükenene kadar bağıran bi çocuk gibi elimdeki hayallerin bile rengi değişmiş önceden daha rengliydi hayallerim şimdi ise siyah beyaz kar yağdımı dışarıda kar topu oynayan çocuklar şimdi büyümüş kar tutan eller silah tutar olmuş yağan kar beyazlığını teslim etmiş akan kana hayata mutsuzluk şehirlere ölüm sessizliği inmiş bir zamanlar sevği dağıtan gözler yerini nefrete birakmış çoktan güneşi ısıttığı göldeler artık güneşe yüz çevirmiş kendilerini karanlığa hapsetmiş gölgeler güneşe keleçe vurmuş küçükken büyükler kol kanat gelerdiler küçüklere şimdi amca kılıklı adamlar alınlarına öpüçük yerine kirlenmiş dünyalarına mahkum gözlerle bakıyor unutmuşlar bir zaman kar tutan elleri şimdilerde hancer tutmuş büyükmek kirlenmiş bi yanlızlıkmış meğer |