Şairin ölümü
Odanın kapısı içerden örtük
Perdeler kapalı eşyalar dökük Biri var yatıyor yastıktan düşük Nefes alıp vermek zor gelir ona Direnip çırpınır sanki zamana Gözleri morarmış karanlığa eş Yatan beden değil sanki bir üleş Bu gece dost değil uykuda kalleş Ses çıkmıyor,boğazı da kurumuş Vücudu bitkince terden yorulmuş Sağa,sola döne döne direnmiş Yorgana sarılmış çarşaf dolanmış Dil kurumuş,boğaz...damağı yanmış Kuruyan dudaklar nasıl ıslanır Yalnız adam kime...nasıl seslenir Hali yok ki bir doğrulsa bir kalksa Çok uzakta değil su olan masa Şafak yaklaştıkça bir büyük tasa... Ya...ölüm alırsa bu an da O,nu Kim bilir,kim duyar,kimler yur O,nu Son bir hamle ile boşa çırpınır Elleri tutmuyor ayak kırpınır Bir korkuya,bir vehime kapılır Sonu yaklaştımı sonsuz hayatın Burda bitecek mi kararan bahtın Sanki bir ses gelir duyar gibiydi... Karşısında boşluk duvar gibiydi... Birileri bir şey sayar gibiydi... İnledi de durdu,baktı manasız... Delindi de durdu duvar apansız Bu nasıl bir şeydi...seyreder oldu Gözleri kapalı..ve görüyordu Eski evi,vatan...sonrası yurdu Başladılar iyi,kötü saymaya Azrail mi geldi...canın almaya Sürekli seslere sesler eklendi Bedenine bir ağır yük yüklendi Bir müddet sessizlik,bi an beklendi Sesi sese ekleyenler çoğaldı O an da Azrail canını aldı Birden hafifledi,titredi birden Eser kalmamıştı yorgun bedenden Sanki doğmuş gibi oldu yeniden Kalktı ve doğruldu vücütsuz,tensiz Artık gidiyordu...YOLA BEDENSİZ... |