kelamda hicran kesiğiyaralarıma tuz bastı kara peçeli gece. çoktan idam edilmiş bir adamın soğuk cesedinde zaman. yüreğin(m)in sesi eski bir şarkının notalarında boylu boyunca uzanıyor ey yâr. şehr-i İstanbul’un eskimiş cemali ve cennet’in eşiğinde bekleyen dolunay. usulca fısıltıyor yokluğunun yoksulu acıları, saçlarım ; kanadı kırık serçenin yalnızlığına asılı. fütursuzca. bir fincan derun-i aşk buldum,ölüm kokan ceplerimde. çekilmiş surlarından maviliği belli ki unutulmuş gemiler mekanı. şimdi.............. tüm şairler seni görmek için kapattı, gözlerini caddede yuvarlanan misketlerde. Sultan Ahmed kör mi ki beni saklambaç oynarken bulamadı? gök kana bulanırken Kız kulesi bağrına basmakta hüznünü. bir çıtırdı koptu b(s)enden. bir şiire gebe kaldı,beyaz duvaklı kağıt. Haydarpaşa’ya yangın alıverdi arsız bir rüzgarın valsinde. saat sensizliğin ıssızlığına kör düğüm. ’çöz artık ’ dedi Emirgan laleleri. suskun bakışlar,bir martının canhıraş kavgasında. üstü başı yırtık sokak çocuğunda suretim. içimde koca bir s(b)en var cancağızım. kelamda hicran kesiği ve bendeniz yine sensiz sehr-i İstanbul. gün doğumlarında arsızca sırıtan hicrana inat yüreğimde müebbet yiyen âdem. Meryem’in susma orucundayım. senden vazgeçemem iki gözüm............... gordion 07/12/2011 |