Kırmızı Araba
Süleyman kara bıyıklı bir işçidir
Ve bu kara bıyıklı Süleyman’ın hikayesidir İş bulduğu günlerde evine dik dönmekte Ve götürdüğü ekmeği yemektedir Karısı Neriman ve oğlu Cevahir’le birlikte Ne kadar zalim esse de rüzgar Ne kadar belini bükse de ekmek parası Aslan gibi bir adamdır işçi Süleyman Onun Cevahir’i vardır Cevahir altı yaşındadır Çünkü gözleri çakmak çakmaktır Çünkü Süleyman’a bir başka bakmaktadir Bir pazar sabahi Tutar babasi Süleyman; Cevahir’in elinden Ve yaninda kader yoldaşi karisi Neriman Çikarlar gezmeye Istanbul’u inadına Bir yol düşünür Süleyman Ulan bu bahtı kapalı kentte Yürümek de parayla değildir elbette Üstelik Neriman’a hanidir istediği o naylon terlikle Canından özgü Cevahirine Bir gazozla bir simidi alabilecek kadar Para da vardır cepte Yürürler İstanbul şehrinin kalbine Önce Nerimanın naylon terliği alınır bir seyyardan Sonra da beğenirler simidin en hasosunu umutları Cevahir’e Anlatır işçi baba Süleyman İş ararken adım adım arşınladığı sokakları Bak Cevahir işte şu Yeni Cami Hem cami hem güvercinlerinin bakması nasılsa bedavadır Bak Cevahir şu dumanı tütenler vapur Şu çığlık çığlığa ağıt yakanlar martılardır Hem vapurun dumanı hem vapurun düdüğü de bedavadır Bak Cevahir şu uzakta görünen de köprüdür Geçmesi değilse de onun da bakması bedavadır O pazar günü Kara bıyıklı işçi Süleyman Karısı can yoldaşı Neriman Ve gözleri çakmak çakmak olan oğulları Cevahir Gezerler İstanbul şehrini böyle bedavadan Ve birden mumun alevi söner İstanbul’un yalanı biter Nasıl olur bilinmez takılır Cevahir’in gözü Bir oyuncakçı vitrininde Pırıl pırıl yanan kırmızı oyuncak arabaya Döner karabıyıklı dağ gibi babası Süleyman’a Bana şu kirmizi arabayi alsana baba Alsana be Süleyman Canina can parçana Bir oyuncak araba almayacaksan eger Yuh olsun sana Nasil olsa babasi onu çok sevmektedir Işin belasi küçük Cevahir bunu bal gibi bilmektedir Bir vitrindeki kirmizi arabaya bakar Süleyman Bir karisi Neriman’a Sonra takılır gözleri Cevahirin gözlerindeki umuda inadına Ulan alt tarafı bir oyuncak araba Dünya yansa yorganın yok içinde Süleyman Alem çökse üstüne hayıfın çok Süleyman Bakarsın cepteki son gazoz parasına Cevahir’in o kocaman umuduna Yakışır şu kırmızı araba Bırakır karısı Neriman’la Cevahir’i dışarda Girer iflah etmez bir umutla dükkana Sorar dağ gibi Süleyman Usta şu vitrindeki nazlı gelin Şu zalımın ışıltısı Şu bahtımın kara yıldızı Şu İstanbul ağrısı Şu Cevahir’in çakmak çakmak gözleri Şu kirmizi araba kaç para Bir Süleyman’a bakar adam bir arabaya Çok para der hemşerim yani çok para Süleyman cebinde bir gazoz parasi Yikilmiş bir dag artigi Bir tufan sonrasi perişanligi Döner kapiya çikmak için dişari Oglu Cevahir Kirmizi arabayla getirecek Babasini beklemektedir Nasil olsa babasi ordan O kirmizi arabayla çikacaktir Nasil olsa Kara biyikli dag gibi Işçi Süleyman babasidir Yani Cevahir’in gözünde o Dünyanın en güçlü Dünyanın en zengin Dünyanın en büyük adamıdır Süleyman Ama Süleyman Eli boş çıkar dükkandan Sorar Cevahir hani baba Hani kırmızı araba Sorar hesabı bulutlar dağa Nasıl desin Süleyman Nasıl desin adam yüreği Ben onu sana alamadım Benim ona param yetmedi diye Başlar ağlamaya Cevahir Başlar bulutlar ağlamaya Yanar yerin yedi arzı Ve güvercinlerin kalbi başlar kanamaya Ulan istanbul yanar içine Süleyman’ın Sorar Cevahir Hani baba hani kırmızı araba Martıları gösterir Süleyman Bak ne güzel uçuyor Cevahir martılar havada Boş ver kırmızı arabayı Baksana martılara Bakmaz martılara Cevahir Bakar yangın gibi arabaya Ama bak der Süleyman Ne güzel uçuyor martılar havada Cevahir bir çocuktur küçük yüreğinde yer çoktur Takılır gözü martılara Gözünden sel olup akan kan rengi yaşlarını siler Evet der ne güzel uçuyor martılar havada Ve unutur gider Cevahir kırmızı arabayı Unutur gider dalar gözleri martılara Cevahir unutur unutmasına ya Kara bıyıklı dağ gibi işçi baba Süleyman Ömrü boyunca unutmaz o kırmızı arabayı Her gece döşeğine yattığında Uyumak için gözlerini kapadığında Demir lokma gibi Bir kırmızı araba takılır durur kursağına Bütün ömrü boyunca İşte bu Kara bıyıklı Süleyman’ın hikayesidir Ve herkesin bir yerine Birgün bir Süleyman acısı değmiştir |