Asû
Suçu büyüktü Âsû’nun göklere dek
Taş atmıştı güneşe doğru Bilinmeyen türküsünde Bilinmeyen çağından Açtı uykusuzdu sayrıydı Dolmuştu şeytanların soluğu derisine Kötü bir ışık Ve mavilikte duruşu çarpık ağaçların Sövmüş Tanrısına sövmüş Âsû Âsû Yakılacak yakılacak Âsû Âsû Doymuşlar bir ilk zaman içinde Ki sürer sıcaklığı karın karın Kartalla doymuşlar yılanla doymuşlar Doymuşlar yellerle yıldızla yalazla Var olmanın yenikliği alna çizilmiş Kötü ruhlar uyusun türlü boyalar içre Ve ta masallara uzanır Dudakların kızıl süsleri Ağaç, davulların seslerinden Âsû Âsû Yeşiller allar sarılar Âsû Âsû Halay çeker korku Uzak kuşakların acısına karışık Yontulmuş taşlarda susar Güçsüz yumuşaklığı etin Büyünün kara kanını üfler boynuzlara Toprakta kök Açık bir esrikliktir apaçık bir uykudan Ve avın kurtuluşu işte Kişinin gücü Tanrının büyüklüğüne Âsû Âsû Yankılanır dağdan dağa insandan insana Âsû Âsû Devrilmiş gözleri ak Patlamış ürküden göğsü Bütün oba ateş bütün oba ölüm Bütün oba çırılçıplak Açlığı uykusuzluğu sayrılığı tükenmez ama Düşer elleri Yaşaması parlamaz ama Âsû’nun Ölüsü parlar Aydınlık yitiverir yeryüzü yalnızlığından Âsû Âsû Seni senin karanlığın sever ancak Âsû Âsû |