Kendimi arıyorum
Çivi gibi çaktım, dağlarda yalnızlığım
Kimsesizliğim savrulur durur Alpler’de En biçimsiz yanlarıyla vurur çaresizlikler Kerem etse de mecalim bir nebze didinmez Buz kesmiştir parmak uçlarından iliklerine değin … Lakin, bir üç nokta var bu cümlenin sonunda… Bu serüvenin devam edeceğine delalettir Ki yaşantım, ünlem aracasına sürerken sona… İlkin güzellikleri yüreğimdedir her an, hatırlarım Anımsarım en taze ve en temiz yanlarımı geçmişten Geleceğe bakarken, göz bebeklerimde isyan, Kılcallarımda bir avuntudur beklenmedik huzurlarım… Karadeniz gibi bu cümleler, yaşam ve bu onulmaz savaş, İri kayalar göğüslerken o koca koca dalgaları, Sinemde hissederim eriyen zamanı, hep bir hıçkırık olur… Geri gelinmeze dem vururken saatler, ihtiyaçtan olsa gerek, Hissiz ve farkındasız ilerler ruhumda bir hicran yarası Bir damla kanı yoktur fakat, kemiklerimdedir sancısı, duyarım, Duyarım bir de, merhalelerle sınanan o gönlün hıçkırıklarını… Benzemez, benzetemem nice kulları irdelerim nafile kendime Bu sınav da sanki milyarlarca soru, parmak izi misali herkese başkadır Herkes başka yorulur, yanılır, kırılır, incinir, korunur, sakınır, saklanır. Fakat ortak bir nokta var ki, üç yanlış bir doğruyu götürür… Üç yanlış yaptım ben, bir doğrum vardı götürdü… Şimdi boşluktayım kader çizgisi üstünde, adım adım boşlukta… Bir mevsim arıyorum yahut iklim mi desem? Bir yağış çeşidi de olabilir Bir de, kendimi arıyorum ben, kendimi… Ne yağsa ıslanacak, ne mevsimse uslanacak, hangi iklimse huzur bulacak… Kendimi… Beni bana koymayan yanlışlara inat! Kendimi arıyorum, kendimi… Muhittin Dağhan |
Yüreğinize, kaleminize sağlık. Saygı ve selamlarımla.