Kırık Bir Kalp Cenazesi
Şehirde bütün yüzler aynıydı,
herkes bir parça sendi ama kimse senin yanından bile geçmiyordu. kentin bütün cenazeleri, anneminkine benziyordu.. üstelik, mezarlığa girişte kalp ve hayal kırıklıkları dolu yatanlar var burada, lütfen mutluluklarınızı, kapıda bırakın yazıyordu! ağzım, dilim kocaman sustu, kayıp bir kent masalıydı. seni sevdiğimi anlatamıyordum, bilmiyorlardı.. küçük bir sandık içindeki, kartpostallardan farksızdım! elinde, gittiği şehirlerden attığı kartpostal resimleri ama kimsenin orada neler yaşandığını, bilmediği.. Şehrin kalp krizi töreninden bildiriyordum. Acıları babadan oğula geçen yağmurlardan.. hava paramparça biraz umutluydu.. henüz doğmamış çocuğumuzun üstünü örtme telaşımdan bildiriyordum.. genzime kaçan onca sözü aldırdığım kürtajlardan.. hüzün laciverde boyalıydı... hava durumları her gece aynı sözcüklerden ibaretti.. Yokluğu yarın.. gözlerinin iç kısımlarına doğru yağışlı, ruhunda yer yer sancılı geçecek.. kalbinin ağrıması, canının epey yanması bekleniyor... Ekranlarda ise kutsal günler başlamıştı üstelik yılın bu ayı, ezbere yayınlar yaparlardı.. ÇAĞRI da oynardı son günler... her zaman ki klişelerdi işte... birde alametlerden bahsediliyorlardı, bilmiyorlardı ki.. SENDEN uzak olmanın adı, kıyamet! canımın yanması, sensizliğim, yaralarım, hayal kırıklıklarımla dolu günler düşlerimde sana sarılırdım ve en çok çocukluğuma o günler dönmeyi dilerdim! puslu uzak bir ülkede, çok gerilerde kalan çocukluğuma dönebilsem; sormak isterdim.. beni, şimdi görebilseydin.. büyümeyi ister miydin? ÖDÇ |