Cerrah Vursun Neşteri
Serin bir ufka doğru açmıyor lalezârı
Yemyeşil bahçelerde inletir zârı zârı Nazik sarhoş gönlüme vurunca yalın ışık Öz mızacına uygun mat bir güne bürünür Efkârdan saçlarıma dolaşıyor sarmaşık Matem çöker şehrime ölü gibi görünür Albenizli gülümü solduruyor her gece Meyhânenin önünden aldırıyor her gece Bulutlar raksediyor masmavi gökyüzümde Nemli kirpikleriyle oynaşır gündüzümde Küsmüş müdür ki bana sâki adımı anmaz Onca cilveye rağmen kaçırıyor neşemi Zambak gibi açılıp serpilsem de uyanmaz Soğuk soğuk gülerek öpüyor ay ensemi Ne istiyorsun benden söyle ey şeydâ bülbül Seni öz canından çok sevmedi mi bu gönül Gülerken ağlıyorum şimdi muğallaktayım Kâh tufan kâh yangında gamlı bir konaktayım Görmeyince yüzünü isyan eder perdeler Upuzun bir uğultu kulağıma geliyor Gözümdeki buharlar saçlarımı perdeler Ecinniler toplanmış kahkahayla gülüyor Ne haldeyim gel de gör yaz ayında kış benim Her aşığın gözünden dökülen ah yaş benim Akkor gibi lebine üflüyorum bir buse Kızıl kana boyansın eğer sevmek bu ise Şimdi gönül yarama cerrah vursun neşteri Artık kabuk tutmuyor mahşere kaldı şafak Beni helâk edenin sol yanımdadır yeri Belki de o didâra dıştan görünür parlak Yıllar yılı bekledim Eyüp gibi sabrettim Dile mühür basarak isyan değil şükrettim Yüceler Yücesi’ni sevdim senden ötürü Yunus’un zıttı oldum ummuyorum hoşgörü Melahat Temur |
selam ve sevgimle