ÖMRÜMÜN HÜLASASI
Ey zulmet kaldırsana gözünden perçemini
Bak ruhuma zayiat verdim çok duygulardan Yudumlayalım senle mavi göğün demini Belki kurtulurum ben kimliksiz kaygılardan Beşik kertmesi oldum doğuştan hüzün ile Çare değil kalp bengü suyundan içse bile Bir amansız öksürük tutunca yüreğimi Ahraz kesilen cellat yapamaz ereğimi Yarına çıkmaz düşüm ağlıyorken içimde Yüz buldu yalnızlığım sardı farklı biçimde Bir elinde bastonu yürüyen ömür benim Varlığım ve yokluğum bir avuç çamur benim Varsın giyinsin usum kat kat üstüne hüzün Alacak değilim ya gri gölgemden izin Dedim ki beklemekten başka çaren yok zaman Takvim yapraklarından durup dileme aman Töhmet altında koymam kader düğümlerimi İstesem durduramam keder doğumlarımı Günbegün falakaya çekilirken gözlerim Nikah kıyar geceye nabzı düşük sözlerim Elimden bir şey gelmez mutluluğum bağlandı İşte bu sebeptendir cümlelerim dağlandı Sigortası atmış gün arıyorken rengini Alkımı yitmiş göğüm kaybetti ahengini Saçları dökülürken çiçeksiz bahçelerin Bir anlamı olur mu suratsız lehçelerin Ter dökerken her hücrem toprağa boncuk boncuk Şiirlerle derdimi anlatırım ben ancak Şimdi tırnak kemirip yiyorken gülüşlerim Sanki kalp travması çekiyor ah düşlerim Ya şu an karşıma geç konuşacaksan konuş Ya da sonsuza değin hiç konuşma sus hayat Numaramı silme sen zaten hafızan geniş Ara sıra bir mesaj bir cevapsız çağrı at Yetmişinde değişmez yedide giren haslet Rabbe yükselince ruh işte o andır vuslat ASİYE ALEV AKBOĞA |