Muamma sabahlarım
Ne çok kırıklar birikmiş kasemde
Ne çok anılar sümen altı En çok acıtan ziftmiş kırgınmlıklarım Bulut misali uçan sözler Bir kaç küçük ima Ve üşümüş geçmişin kırık kanatları Hadi ısıt istersen Taştan sert ki gururum Dumana tut yüreğini Boğulma anında bir tek nefes Çek çıkar atadan kalma edep yanını Tut elinden yüreğinin Ta acıyan yerinden dokun zamana Hatta saçlarını ör ayların Ör ki en ufak rüzgara dağılmasın saatlerin Hadi en çok kanayan yanından okşa Bir buse kondur alnına küçüklerin Minicik dudaklarını sür takvimin alnına Kopsun kopabilirse ağıtları Dilsiz yüreğin Çatına konan kargaları besle Bereket kırıntılarıyla Ve numrutun dağlarından sür Ağlayan kayaları Belki bilenir şükran yeniden Zülümden renklenmiş sözün koynundan çek çıkar Çıkar teninden kokuşmuş nefret terini Okunmuş sularda kırklarla yıka Elini ayağını Ne kirli çıkıymış içim Ne çok dalsız ağaçlar ekmişim çöllerine Ve ne kadar uzanmışım kalbimin sahiline Kavruldukça ruhum kararmış Umdukça seraplar serap olmuş Bedelli hayatın züğürt bekçisi Deve kamburu gururum Her defa yeniden Muamma sabahlarım |