SEN YOKKEN
Aşkı bin parçaya böldüm,
Her parçada bir bütündün sen. Oysa benim, bir yüzüm bile yoktu, Sen yokken. Penceresiz bir oda, kanatsız bir kuş Veyahut inişsiz bir yokuş. Ne gerekiyorsa yaşamak için, Olmuyordu, Ssen yokken… Fransız Sokağı’nın tükenmek bilmeyen merdivenleri, Ya da Yusufzade’den Fındıkpaşa’ya giden boş bir tranvay gibi Her şey yanlış, ben de biliyorum Düzeltemiyorum hiçbir şeyi, Ssen yokken… Yaşlı bir kadın mendil satıyor; Karanlık, soğuk, avare bir gece Görmüyor beni, geçip gidiyor Anlıyorum, bir cismim bile yok, Sen yokken… Oturuyorum sonrası Yalnızlar Kahvesi’nin en ucrasına Bir şarkı mırıldanıyor, radyoda Tanımadığım bir ses, tanışmadığım sözler Seni anlatıyor, her kelimesi sen Sonra herşey belirginleşiyor aklımda Ben diye bir şey yok aslında Hiç olmadı, Sen yokken… Ertuğrul Adem Karışan |