Düş KaçağıSoğursa hava; Güneşine tutarım ellerimi. Ha gece, ha gündüz olsun ne fark eder. Sarı bakışların işler, iliklerime kadar. İçimde, dışımda, yanımda sen. Sımsıcak saran olursun. Gözlerinle ısıtan. Sıcaksa hava; Bulut gibi beklenirsin. Bir kuytu gölgene atarım, seninle kendimi. Yorgunluğum diner, acılar geçer, yıkılır dertler. Düşlerimde umutlar açar, bulutlar ağlar. Yalnızlığımın konduğu çiçek olursun. Bal özünden, peteğime taşınan. Son haddinde dahi işler, Özleminle yoğunlaşan sevgi açlığım. İç dış dünyamın ışığının feri, aydınlığı ve ötesi Hiç sönmez, hiç kurumaz, sarıdır rengi. Hazan hüzün diye saymam, bilesin. Avuç içinin adı, o yaşam çizgisi. Baktığımda, aklımı alıp ta gidensin. Bir kere daha değil, Sınırsız gelsin isterim, sesin sesime. Salınıp gider o vakit limanımdan gemiler Sularıma yansır, ay ışığı, güneşin şavkı. Dağların gözünden düşen her parça, Adınla öper sahilime. Öyle kolay mı? Bir mülteci gibi yaşarken Seni anlatabilmek, seni yazabilmek sana. Varlığımda, varsın düş olsun, varsın umut olsun. Ve çıkmak yollara, sırdaş saymak seni. O sonsuz hayallerinin kaçağı olup, Beklemek o titrek sesini. |
gurbet sancısı çıkmayan nefeste
kayacak sanıp yıldızları
göğe bakmak
bakmak