BOYNU BÜKÜK GELİNCİKSevmek kaybetmenin diğer adıymış Gelenler hep gitmek için geliyor Her gelen pazılın bir parçasını kaybediyor Geriye kalan Yazılıp yazılıp yırtılan taslaklar Umutlarını düşlerini hayallerini Yalan rüyalara emanet veren Bile bile bir daha asla geri alamayacağını Kendinden bile gizlemeler başlayacak İsyanlarda savrulan yüreğin Her kalp atışında Bulmaktır belkide kayıp bir kitabede kendini Gözlerden süzülür olacak yaşlar Yitirmektir bilinçsizce yitirilmişliği Kaybolmaktır etten duvarlar arasında Bir serçenin kanadına sığınmaktır İzlenen karmaşık aşk filimlerinde Köşe başında karlar altında bir lamba İzlemek hüzünlere boğularak “Acaba üşüyor mu” diyerek Üşüyen yüreğin farkına varmadan Adını koyamamak olmayan yarınların Bulut kümeleriyle sarmaş dolaş olup Kanayana kadar ağlamak Sevmeyi öğrenmeden öğretemeden Yitirmekmiş aşk Bir matem havası sarar etrafı Yasa bürünür beden Karalar bağlar baş Omuzlarda taşınmaz cenazesi Ellerimizle öldürdüğümüz iç sesimizin Sessizce kapatır gözlerini Dudakları aralanmaz bir daha İçimizde büyümesini engelediğimiz Bizi hayata bağlayan çocuk Kayıp gider yokluğa ıssız karanlıklarda Geriye kalan mı İnce bir sızı çıldırtan Bir hiçliğin doluluğu Sonsuz bir sevginin boşluğu Sevmek kaybetmenin diğer adıymış Rayları sökülmüş bir tren yolunda Yolcusu olmayan duraklarda Askıya almakdır duraksız ruhu Beklemektir hiç gelmeyecek olanı Kendini bırakmak Ekim’in nemine Harları küllendirmek her damlasında Yüreğin akıttığı yaşlar ile Anlaşılırlığı aramak gecenin kızılında Kaybetmelerden bir haber gülümseyerek Mendilsiz vedanın hasretinde yanmak Dönmeyeni beklerken Ve anlamsızlıklar içinde anlama Sevmenin diğer adınında yitirmek olduğunu Yanarken tüm içsel kıpırtılar Papatyanın sarısında aşkı bulmak Belkide bulduğunu sanmak Boyun büken bir gelincikte Gecenin ayazında donmaya mahkumken Geceyi bölen bir çığlık |