Ankara Garı
Sarı yaprakları sonbaharın
Dökülürken tek tek o serin rüzgarlarında Ankara’nın Ben el sallamıştım sana Ankara garından kalkan veda treninin ardından Bir acı buse kondurmuştun sen yanağıma Buz gibi olmuş o eski kor dudaklarında Saçların uçuşurken sonbahar rüzgarında Gözlerininden süzülen damlalarını Saklarken sen koynuna Örtmüştü uçuşan fuların Acı çizgilerini o güzel yeşil gözlerinin kuytularında İç çekişlerim titretmişti bedenimi Ayrılık trenin tiz seslenişi yankılanırken kulaklarımda Ümitsiz bir çırpıntısı kalmıştı ellerimizin Ayrılık treni uzaklaşırken soğuk ve sessiz Ankara’nın Buz gibi ayrılık kokan garında |