Aldırma Sesimin TitrekliğineŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Yaşamın tuşlarını özledikçe parmaklar, suskunluk yüreğe rota çiziveriyor. Sözcükler söylenememişse, yürek şiire koşuyor ve titrek bir sesle dağlarda bir yankı oluyor. Bu şiir, sessiz bekleyişlerin dayanılmazlığında ortaya çıktı. Parmaklar tuşlara dokundu, iki yürekte anlam buldu. Aşk olsa da yaşanan, her gün saparız bu hüznün sapağına Tahriplenmiş, yakılmış şehirlere benzer bizim şiirlerimiz Döner gün, batar güneş, en gizemli uykusundayken ölüm Biz ne serüvenler yaşarız, yazdıklarımızın suskunluğuyla. Zümrüt madenlerine mi benzer bilmiyorum, gözlerin Rüzgârdan ceninler biriktiririz yüreğimizin güvertesinde Nabzımız ellerimize düşer, uykuda buluruz birbirimizi Ömrü tamamlanmamış sevdaların mezarlığına güller ekeriz. Aldırma sesimin titrekliğine, enkazdadır benim sevdalarım Her gün yeni hudutlar çizerim inatla, göçebe yalnızlığıma Kapımızı çalan beyhude aşklarla sevdadan çıkışımız yok işte Yüreğimize ağustoslar beledik, gönlümüz suskun öpüşlerde. Yaşanmışlığımızın hareli ve anonim bütün dinletilerinde Bir tablo çizeriz, korkak ve ıslak bir gök kubbenin altında Döver ruhumuzu dalgalar, hasret kıyılarımıza anları taşır Bir sofra hazırlar aşk, akarız birbirimizin korsansız sularına. Selahattin Yetgin |