Hatırlamalı Seni
ekmeğin peynirsiz kalması...
ve Nisan’ın yağmursuz kalması gibi.. eksik kaldım hep sana. umursamazlığın onurumdur gülüm varsın dağlar şimdi oynasın yerinden gökkubbe ikiye bölünsün yıldızlar bir bir dökülsün yere denizler taşsın şairin kaleminden iki kelime düşsün yere sen yoksun ya şimdi hiçbirşey umurumda değil kendimi bile unuttum satıraralarında mendil satan çocuğun avazında filistinli çocuğun umudunda işçi bir babanın omuzlarında ve bir böbrek sancısında hatırlamalı seni şimdilerde veda ettim ayışığına ve bir de yakamoza geceleri aydınlatan sokak lambaları da yok mesela ipe dizip sükuneti tespih yapıyorum sabrıma haydi sevgili..en ağır silahları al sırtına gel vur beni acımasızca... kanayan yaralarıma bakmaya cesaretin varsa kırpma gözünü çek vur ilk atışta şimdi bir hastane odasının rutubetli kokusunda ve parmaklığında gri penceresinin bir ambulans sireninde ve sedyesinde kimsesizliğin, çaresizliğin umutsuzluğumda.. yıkılmışlığımda.. ve aldanmışlığımda hatırlamalı seni şimdi en acımasız şiirini yazmalı şair kanayan yaralara tuz basmalı kıyametler kopmalı alyuvarlarımda ağaçtan bir kuş yuvası düşmeli can bedeni terkederken... hatırlamalı seni |