taylar vurulmaz
ne çok kaçtım
ne sığındım yalanlara ısrarcı köşe bucak edebime boşalttım aşka dolan tetiği günahını sevdaya yüklemiştim!… güneş güneş doğuyordu gözlerin görseler kıskanırdı bebekler ah o gülüşün!… yollara rest takvimeydi arsızlığımız hatırlar mısın? gözler düşüp buluşunca sesimiz evrene hükümdar kesilmiştim!… gel dedin yakıp gemileri gitmesine gitti de elim yakamadım ki asırlar öncesinden yanıktı dilim...
soluyorken sevdayı ayrı yastıklardı ölümün adı tahammülse zulm!
ittikçe canavar hayvanlaşır ezince aşk sen onu hawar limin! say ki bu aşk yaralı tay ağıtta d/ağlar yaralı atları belki... ama unuttun mu ? "tayları vurmazlar" demiştim!... 24 Haziran 2011 |