Çiçekler Kadar Kirlidir İnsanGeyiğin gözlerinde anası ağlıyor dağdan kaçan bir keklik sürüsü bayırın bağrından koparak düşüyor cazgır yemişlerin süt dişine, takılıp kalıyor mor yazma eteklerinin kıvrımına akıyor bulut, eğilip öpünce ağzının çeperini sincap zıplayışında kalkıyor toprak kokmuyor ki, içinde yok nanesi tohumun acı kabuğunda saklanıyor yavru ceviz yemyeşil bakışında karanfil açıyor altından üstüne saldırıyor güneş eşşekler anırıyor sonrasında bağ bozumu rüyalar yürüyor hep beraber arıyor koridorları kaybeden yolcular vagon raylarını döşüyor içlerinde-n damıtılmamış hayaller çığı koparıp düşürüyor en renkksiz siyaha ve tan yerine şafağı dikip gelincik çiçeklerini öpüyorlar kan rengi gülüşleriyle edalı ve masum değil hiç bir çiçek ayak altında ezilmişse üstelik temiz tertemiz ten bulamaz kimse, çiçekler kadar kirlidir insan ve hayvan kadar kinli toz duman serçeler uçuşuyor kanatları kopuk göğün kümesine illa ki buluyor düşünü fırçalayan ressamları habersizce alıyor el altına ve güve kazmasıyla saplıyor içi/ne acaba ne saplantısında serçe diyor kaç davul sesinde düğün var ve ölüm kaç siren çığlığında dönelim hadi dönerek dönmeleri gerekiyor ki, toprağın uçkurunda her yaprağın sütü çürüyor "ve " veda ediyor çiçekleri ile insan... Nurcan TALAY 02.10.2011 Saat:12:40 |