içimin acıyan yüzügecenin ayazıdır insanı üşüten ve karanlığıdır korkutan ama bir ezan sesidir insanı ferahlatan yeni bir güne başlarken beni umutlandıran yalnız değiliz artık bizide koruyan kollayan var elbet nasıl olsa anlaşılır bu yalnızlık bize yakışır toprak eskisi kadar güzel kokmuyor her yağmur yağışından sonra bundan sonra ne baharın tadı kalır ne de kışlar çetin geçer yıllar öncesini ararız babamla oturup ocağın başına kestane pişirmeyi ve sonrada nasihat dinlemeyi annemle bak yine komşunun çocuğunu mu dövdün deyip dayak yemeyi sonrada barışmayı takvimlerden yaprak kopartıp uçak yapmayı seviyor sevmiyor deyip papatya falı bakmayı ve her ne hikmetse sevmiyor çıkınca bir çiçek daha kopartmayı ablamın gelin gittiği gece annem ağlardı sessizce babam ağlamayın derdi ama kendiside akıtırdı gözyaşlarını gizlice kararırdı dünyamız bir boşluk doğardı içimizde sanki bundan sonra yemeklerin tadı olmayacak ya da bak bu son bardak ha deyip bir daha çay koymayacak ve çekip giderken bile arkasına dönüp bakmayacak sonra çocuk aklımızla seveceğiz birilerini ve utanacağız onu görünce acaba oda beni seviyor mu diye düşünüp herhalde seviyordur deyip mutlu olacağız biz artık aslında hiç çocuk olmayacağız mahalle aralarında maç yapıp gol müydü değil miydi kavgası yapmayacağız bak bu son anne üzerimi bir daha hiç batırmayacağım deyip yalan konuşmayacağız okulu asmayıp sınıfta kalmayacağız ve mahallenin kızına yan gözle bakmayacağız biz hep gizli gizli sevip gizli gizli ağlayacağız kimsenin günahını almayıp hep çocuksu kalacağız ne gidenin ardından ağlayıp ne de gelenin boynuna sarılacağız biz hep iyilik adına çalışacağız seher vakitleri şahit olacak yaptığımız işlere ve bir gün daha eklenecek tel örgüler içindeki geçen günlere... |
seher vakitleri şahit olacak yaptığımız işlere
ve bir gün daha eklenecek
tel örgüler içindeki geçen günlere...tebrikler Hasan Öztürk