Sahipsiz SözlerKahvenin hatırı var ama sözün hatırı yok anlaşılan. Dilimiz ne kadar keskin Allahım! Nerede bir insan konuşmaya başlasa ortalık bir savaş alanı. Bir sürü ölü, bir sürü yaralı. Kelimeler kan içinde. Hece hece duyuyorum. Dillerden akan kanın sızıntısını. Spikerin okuduğu haberden, tribünlerdeki taraftarın küfürlerine kadar. Siyasetçilerin verdiği demeçlerden, duvarcının türküsüne kadar. Hece hece sızlıyorum. Sahipsiz sözler cangılında aç kurtlar gibi diller. Ben iç suskunluğumun dilini arıyorum. Artık kök vermeyen yaşlı bir ağacın, Kuru dallarından topladığımız soluk yapraklar gibi sözler. Ne taze bir yas, ne de yemyeşil bir sevinç var söylediklerimizde. Dilimiz kurumuş bir çöl gibi. Dilimiz terkedilmiş bir mezarlık gibi. Ölü şairlerin mezarlarının başucunda üreyip çoğalan yaban otlarından besleniyoruz. Yıpranmış deri kaplamalı kara kitapların, örümcek yuvalı sayfalarından besleniyoruz. Yarattığımız nesneler adsız kalıyor. Vururken canlı sözleri, koruyoruz leşini çıkardığımız söylemleri. Hece hece kuruyorum. Acı çeken harfler topluyorum. Kaybettiğiniz dilinizi aranırken, biliyorum ki size lazım olur. Bende olduğunu bilin yeter, onları sizin için saklıyorum. |
Saygılar.