KARADENİZ KADINI
Sırtında koca sepet başında dallı yazma
Sarp yamaçlarda seker karadeniz kadını Bir elinde orağı diğer elinde kazma Tarlaya mısır eker karadeniz kadını Büyüğüne saygılı eş ve evlâda yârdır Ayaklarında bir çift kara lastiği vardır Boyalanıp süslenmek ona büyük bir ardır Bele peştemal takar karadeniz kadını Parfüm markası bilmez kalem çekmez gözüne Hileden anlamaz o itimat et sözüne Rabbim anzer balını alıp koymuş özüne Zifin çiçeği kokar karadeniz kadını Çalışmaktan su toplar nasır tutmuş elleri Utanınca kızarır yanağının alları Türküleriyle coşar kemençenin telleri Ne hoş ağıtlar yakar karadeniz kadını Geceleyin koynunda kibritiyle yatan o Kuşluk vakti tarlada tek başına biten o Ele açmaz derdini hep içine atan o Gizli gizli yaş döker karadeniz kadını Namus ve şerefini temiz tutarak korur Beli eğrilmiş olsun başı hep dimdik durur Vatan için haini tam da alnından vurur Korkmaz tetiği çeker karadeniz kadını Hoyrat iklimde öyle kolay değil yaşamak Sanki düz bir duvara her gün otluk taşımak Aklına bile düşmez karda kışta üşümek Yalnız işine bakar karadeniz kadını Evlâdından farksızdır ahırdaki sarıkız Vakit bulup çiğnemez inan ağzında sakız Yaş bir olmaya görsün hele ki otuz dokuz Erken yaşlanıp çöker karadeniz kadını ASİYE ALEV AKBOĞA |