ALANYA KUCAK AÇTI BANA...
Günaydın Arnavut kaldırımları,
Günaydın palmiyeler, incir ağaçları Günaydın zakkumlar , mum çiçekleri Ve günaydın sevdam Alanya seni çok özledim Koşarak yine sana geldim... Dayadım sırtımı palmiye ağacının gövdesine Tüm yorgunluğumu yapraklarına yükledim Ve Daldım Keykubat sahilinin derinliklerine... Şimdi gitmeliyim Uzaktan el ediyor bana Kleopatra... Derin sularına davet ediyor Ve O ihtişamlı dişiliğiyle beni yanına çağırıyor... Her kulaç atımımda benden uzaklaşıyor, Bana işveler yapıyor Ve Gizemiyle beni hep kendine çekiyor... Antonius bu manzarayı kıskançlıkla takip ediyor , Sezar elini güneşe siper etmiş bizi izliyor, Lacivert sularsa kulaçlarımla Altımda yıldızlar gibi kayıyor... Kızıl Kulede yakalıyorum Kleopatrayı Onunla serinliyor Güneşin batışını birlikte seyrediyoruz... Alanya Kalesinin surlarından turistler bizlere el sallıyor Ve kamaraları insan dolu yelkenliler neşeyle Yanımızdan kayıp gidiyorlar... Balıklar, kaya diplerinde yengeçler Bize hoş geldin diyorlar, Güneş denizin yüzeyine kızıllığını bırakıyor Yakamozlar güzel bir renk resitali sunuyorlar Uzaktan Deniz kulesi ışıklarını yakıp söndürüyor Sonra gökyüzü zifiri karanlığa teslim oluyor Sular kararıyor Ve Kleopatra kollarıma atılıp benimle delice sevişiyor... Deniz titriyor, Kocaman bir dalga ikimizi sahile itiyor Ve Beş günlük rüya Alanyanın ihtişamlı ellerinde eriyip gidiyor... ve ben stres denizine doğru yeniden yol alıyorum... Rüyalarımı yaşamanın tadı ile şehrim Ankara’ya doğru... Kazım DOĞAN - 17.09.2011 |