HAYATIMIN IŞIĞIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Her şiirin mutlaka bir hikayesi vardır. Hikayesi yoksa o şiir şiir olmaz zaten. Benim şiiriminde elbette bir hikayesi var. Ama hangi şiirin hikayesi kolayca anlatılabilir ki? Anlatılsaydı şiir yazılabilir miydi? Şiir anlatılamayan duyguların harmanı değil midir?
Aşıklar şiire dökerlermiş aşkını,
Kelimeleri süslerler yakın ederlermiş ırağı. En içli şarkılar onların yüreğinde bestelenmiş, Mecnunları çöllerde gezmiş,Ferhadları dağları delmiş. Yıllar geçse de unutulmamış Leyla,Şirin daha da güzelleşmiş, Sonraki aşıklar hep bunlara benzetilmiş... ……. Ey ismini andıkça yüreğimi kanatan gönül, Bir ümidim olsaydı küçücük; sana kavuşmaya, Ne çöller bırakırdım tenha,ne dağ ne de derya. Rüzgarı keman gibi çalar,çölleri bestelerdim, Güller diyarının bülbüllerini dünyadan silerdim. Sazlar senin şarkının sedasıyla coşarken, Aşıklar sarhoş olurdu bu yanık nağmeleri okurken. Bu ahenkle mutlulukta uçarken küçücük dünyam, Bir ruh uçuverdi semaya,karardı bütün hülyam. ……… Ey gidişiyle hayat ışığımı söndüren gönül, Bir dünya ki sensiz olmuş ben neyleyeyim, Uçan kuşlara mı,mağrur dağlara mı ferman eyleyeyim, Sensizlik sessizlik oldu vay halime, Duvarlar konuşur oldu,yaralar açar gönlüme. Artık geceler soğuk,sular soğuk,hayat soğuk, İsmini haykırsam gelir misin her nefes her soluk. Ne bahtsızım ki Mecnun olsam Leylam yok, Dağları delik deşik etsem Şirin’imden haber yok. Ney gibi içten içe yanarken ahir ömrümde, Her dem yanarım kimse görmez ki,ateş özümde. Birkaç resmin bir de hatıraların kaldı geride, Saçlarıma karlar yağıyor kabrini her ziyaretimde. Hey cânânı canımdan bile kıskandığım gönül, O gün Rabb’imden seni isteyeceğim, Sıratın üstünde en güzel düğünümü edeceğim... 15.10.2001 |
O gün Rabb’imden seni isteyeceğim,
Sıratın üstünde en güzel düğünümü edeceğim...
O gün İnşaallah yine sağdıç ben olacağım.