AH BE İSTANBUL
Ah İstanbul, neler açtın sen başıma neler!
Geldim, bulaştın üstüme, girdin kanıma, git gidebilirsen Şikâyetçiyim senden arkadaş. Kime, şikâyetimi kime diyeyim, bilemiyorum. Yahû ne tuhaf, ne acayip, ne belâlı şehirmişsin sen! Bunca arsızı, hırsızı, iti kopuğu namussuzu Nasıl toplar ve yaşatırsın bir arada? Bu ne efsundur! Milyon tilki döner de sokaklarında, kuyrukları değmez birbirine. Yettin artık, çok oldun sen İstanbul Gidersem bu sefer, resmine bile bakmak kırk yıl, haberin olsun Gelme artık üstüme, takatimin son haddinde Seninde kalbini kırmak istemiyorum. Nede olsa onca yıllık hatırın var üzerimde Güzel, hoş, lâtif anılarla hatırlamak isterim senide Tıpkı göçen dostlarım, ahbaplarım ve akrabalarım gibi… Ama ömrümü aldın ya sen İstanbul Cesedimi bırakmayacağım sana, babamın yanına Bursa’ya, çocukluğumun geçtiği mahalleme gömsünler beni Büyük evlâttan umudum pek yok ama Küçüğü hayırlı ise tutar vasiyetimi. Şşşt İstanbul, şaka yaptım, Darılabilir miyim hiç ben sana! Âşk olsun. Al, sar beni yine, öp gönlümden... 01.56 – 15 Eylül 2011 – Perşembe İstanbul |
yapıyolar yapıyolar üzerime atıyolar.
yapmasınlar ,nefslerine hakim olsunlar
bende sorumlu olmayayım :))
saygılar..güzeldi..