Masumiyetin Sanatsal ÖyküsüMasumiyetin öyküsü çok da uzun değildir, kısa bir ömrü vardır, İnsanlar yaratıldıktan kısa bir süre sonra onunki de başlamıştır, Çekememezlikle atbaşıdır, biri varsa öteki de kendini belli eder, Masumlar genellikle korunamazlar çekememezlikten, üzülürler... Onun hikayesi bazen bir öyküyle çıkar ortaya, bazen şiirle ve, Romanla olabilir, sadece sanatta olduğu düşünülmemelidir bence, Masum olanın yanında her zaman çekemeyenlerin de gölgesi olur, Onların bir araya gelmesiyle de dönülemez insanlık tarihi oluşur... Ben de derim ki; ’Kendini bilmeyen haddini de bilmez’ ve sonra, İkindi ezanın sesini duymakla kendime gelirim ben de burada, Dünyanın boşluğunu ne masallar anlatır bizlere ve ne de şiirler, Gerçek mekanımıza vardığımızda karşımıza çıkacak gerçekler... Ben de diyorum ki; ’Ey nas! titreyin ve kendinize dönün şimdiden!’, Sonra ben kendime dönüyorum, ezan okundu, kılayım vakit varken, Devam eden boş laflarla geçecekse bu hayat ben yokum içlerinde, Laf-u güzafın öteki adı da sanatsa yine yokum hiçbirinin içinde... Velhasıl-ı kelam sanat sanat için de değildir sanat halk için de öyle, Sanat bir ifade şeklidir, ona hitap eder, kim görse kendisini içinde, İfade şekli ne olursa olsun, estetikte özetini bulur sanatsal eserler, Yoksa hiciv sanatının içinde kaybolur, adına ’sanat!’ denilecekler... |
masumiyet
ne güzel yazmış şair
geç kaldım biliyorum