yanık aybinlerce binlerce eşek arısı çöp dürtüyorlardı ütopyalarına kızgın zamanlarıydı değişiyordu uzaklarda haritaları iyi ki bu gün penceresinde ay vardı onun da yarısı yanıktı... dengine getiremiyordu b’i polaris’i,çoban’ı ülger’i şamanlığına sığınarak ateşi denedi çap tuttu dualar kaypak zaman esnedi... daraldı tutturmadan yana sabıkalıydı adı duyulmamış bir evliyanın üçüncü kuşağına sığındı el istediler el verdi sikke dediler veremedi yandı... gittikçe kayıyordu ay sabaha güneş’te güman tersine döndürerek yağlı şapkasını kurban eyledi emlik kuzusunu gün batımındaki adak,unutturdu adını... kimdi acep dedi kabir taşlarındaki gölgeler de değişir mi çizdi birini değişti güldü adını geri istedi döndü urallar tarafına çağırdı dedem korkut’a ya medet soyum gel beni yeniden boy’la,yeniden soy’la beni aldı soysuzlar kasım |