Halikarnas Balıkçısının Ağzından Bodrum Güzellemesi
Restorasyondayım bu yıl.
Ziyaretime gelen yok. Bu yüzden, otuz sekiz yılında diktiğim okaliptusun karşısındaki otoparkta saat başı beş lira yazdığını, yanıbaşındaki manavlarda ağustos ortasında meyvelerin ne alırsan beş lira kampanyasıyla satıldığını konuşanlar olmadı duymadım. Lazer ışıklarıyla yıldızlar ve ay görünmüyor artık diyenleri duyamadım. Şezlongların on beş liraya kiralandığını konuşanlar olmadı duymadım. Taksiye binemediğim için koydan koya kaç liraya gidildiğini bilemedim. Yeşil ve mavinin içindeki beyaz evlerde güzel bir yaşam sürerdi... Yeşilliğin beyazla yer değiştirdiğini söyleyenler olmadı duymadım. Bodrumun simgesi yeldeğirmenlerinden sadece Yalıkavak’takilerden birinin çalıştığını diğerlerinin viran olduğunu içlerinde tuvalet ihtiyaçlarının giderildiğini çöp atıldığını konuşan olmadı duymadım. Bir çok koya lağım karıştığını süngerlerin tükendiğini denize girilemediğini Datça yangınının dumanı gözüme kaçtığı için göremedim. Müzik seslerinin yüksekliğinden ağustos böceklerinin şarkılarını duyamadım. Ey insanlık; ziyarete açık olsaydı müzem gelen ziyaretçilerden bunları duysaydım, diktiğim ağaçların dallarıyla sizi döverdim. Karşı yarımadada yatan Can Baba’nın ağzını alıp sizi sevgiyle öperdim. Bir muhtura yazıp ya restorasyonumu hiç bitirmeyin ya Bodrum’umu geri verin ya da getirdiklerinizi geri alıp kendi bodrumlarınıza defolun gidin, derdim. |