SENSİZKENYalnızlığın nöbetleri acı pare içimde, Ve izinsiz çıkan ağrılarım Kızıldeniz’de, Ben yokluk helvasını dağıttım fillerle, Ebabil’im geç kaldı Mümin geçitlerime… “Su” dedim doğmamış itikadıma, Ve Miğferi kanlıydı gözyaşlarımın, Seni İçtim Mecnun oldum, diken kanatlarıma Ve her azası zehirdi, kustum kara itirafımla… Ben bir Vezir nişanesiysem bitmemiştir ümitler, Asla satın alamaz Hünkârın iffetini hizmetkâr, Cariyesi hırsız olur, gönlüme girince mülkler, O zaman alsın Mührümü, kelle çalan yarınlar Sen maceracısın, Tur Dağı’nda gezinen, Ben şüpheci ağıtlar yaktım ayetlerime, Bir Tufandı yaşanan MELEK’in ateşinde, Ben sensizliğin mührünü içerken Camide, YANAN zemheri çiçeğim Kef, Ateş içti yüreğim, Ateş içti bu suret, âmini yarım kaldı Dualarımın, Gametini getirirken İhanet, Sensizlik akıttım Şarapçı kerametine, SENSİZKEN, şule yuttu kezzap gibi gidişler…. Kâtibi yazamaz sensizliği ibretliklere, Tutmazmış mayası bozulunca yeminler, Hocayani bir istekle tesbihatın gerilerde, İstiharesi kaybolur seni umunca yürekler. Ben sensizken unuttum cümlelerimi, Sensizken eksikti yarınlar, uçtu nefesler Azrail’i dost bildi bütün geceler, insafsız dilde Ve yine azalarda gezindi zehir, mührün yerine… |