sarı sevdalargözlerini bağlayıp sürseler seni içine bir bakkalın tılsımlar üfleyen kokusundan anlardın tam ortasında olduğunun kadırga’nın tüm sesler duaya durur akşam üstü fatih’in zamanına kaç devri alam-i tıkasan da meydan kilisesinin çanına... otuz alıp elli harcayan mekâncılar sofrası yerde ermeni,rum süryani türkçe’si kırık dostluğu sağlam bacılar balkonların küçük olduğunu sonra anladım yaz geceleri allah ne verdiyse sokaktaydılar... çocuklar çocuklar, cepleri misket tarihleri her millet ve tıka basa muhaşeret dolu çocuklar istanbu’lun ilk tutkusu sarı sevdalarımın gül kurusu... ilk defa,ay’ın denizden doğup battığını ve süryani kızının adamı nasıl yaktığını gördüğüm yer lokmalar yedik sofralarında bu diller anama ne der... ısınmıştı kadırga’nın kaldımları soğuk gecelerde bile kara hançer sokulmaz bizde sofralara babamın buram kaşları çatık gitmeliyim artık... suzi yenge ahşirin nerde ben nerde kasım |
her asıra değecek kadar geniş bir yelpazesi..
Kutlarım
etkileyiciydi