Buraya gelmekten vazgeçecektim, vazgeçmekten de vazgeçtim,
Bir gün sona erip öteki başlıyordu durmadım, dönüp buraya geldim,
Televizyondaki kadın Azerice söylüyor, doğrusu o da beni sarmıyor,
Ocakta sütlaç pişiyor, unutmamam gerekir, yoksa dibine yanıyor...

Görüldüğü gibi işim çok, buralarda dolaşacak kadar avare değilim,
Yan sokaktan geçiyordum, dayanamadım, yine dönüp buraya geldim,
Anlayan anlar, anlamayanı da ben anlamıyorum, mesele bu kadar basit,
Şimdi gidiyorum, öteki kıtada buluşmak üzere, bu bir dairedir; fasit...

Dışarıda bir sessizlik, bir sessizlik, kuş kurt erkenden uyumuş sanki,
Onlar uyur ama sürat yapan arabalar da uyumuş bu gece demek ki,
Kanal değiştirmem gerekiyor, Azericeye alışırım biraz daha kalırsa,
O da mümkün ama şiir yazamam, elimdeki tek sermayem kaybolursa...

Kanal değiştirecektim ama yine durmadan kanayan dertlerim depreşti,
Hep aynı suratlar bitkisel ilaçların reklamıyla kanalları parsellemişlerdi,
Neyse ki Hz. Hüseyin ve Kerbela filmini gördüm, şiir bitene kadar kalsın,
Sonra büyük ihtimalle seyredemem, dini sömürüler başka bahara kalsın...

Şiir yazmayı seviyorum, o da benim gibi yalnızlığımla dalga geçiyor sanki,
Dalga geçmeyi seviyorum, hayatı ciddiye almak çok da fazla ciddi gibi,
Aşırılıklardan kaçınmakta fayda var, böyle gelmiş ve böyle de gidecektir,
Orta yolda olmak bizlere Hak Peygamberin öğüdüdür, uygulamak gerekir...