fırat kudurma,çocukluğum ölüyorkerrelerce divan-ı lügatı koydun koltuğumun altına benim saflığım,senin ustalığın cıvalı bakışlarına beh verilmiş yenilgiler dü beşler senden yana döner bedenim titrer sözle dayatırsın aşkı ahraz’a... çözmelerdeyim pompei’nin taşa yapışmış çığlıklarını ellerim mezar taşı dillerim lâl kantar topuzunda al kanlı yosma yürekleri diyemiyorum işte,diyemiyorum nutkum’da frenk kilitleri... sümerler’e çiviler dövüldü mü sanarsın fırat duru akar,topraklar çiğ leh düzlüklerinden gelmedi çingenelerim tabletlerime; kim bilir kaç harran’ı daha elerim... kovanlar döküldü sim’li derelerime tunç’tan mızrak boylu adamlar yırttılar ala şafak,söktüğüm alfabe’yi utanmadan ya ben nasıl dillenirim nasıl aşkı söylerim... leylim düşmedi hiç bir zaman yerimize,her daim ateş vardı bizde kül basımı sevdalarımız olur kendi tortusunun sakladığı,kendine yandığı ondandır tutulara kalmışım sende... türbedar çözme dilimi yanamam aşkı anlayamam kasım |
sana usta dedim değerli kalem daha ne diyem bilmiyorum...
şu kadırga şiirini de yaz artık / bekliyorum
tebriklerimi bıraktım... saygımla