Tansu’yu doğurdu
Siyah beyaz filmlerde görmüştük kendimizi
İstanbul sokaklarında Orhan babalı, ferdili Çizerdik rüya sinemalarını Arzu okay Sibel eğeli Yetmiş altının ilkbaharında Adil düzenin Erbakan’ı Fötr şapkalı çoban Demirel’i Karaoğlan lakaplı Ecevit’i Ülkücü söylemin kurdu; Alpaslan Türkeş’i Tanıdık yetmiş sekiz kuşağında Tank sesleri uyandırdı gençlik ateşimizi Tanıdık sesler, Tanıdık namlular Bir anda kan kokusu dindi Hep aynı nakarat Aynı söylemin ardında Özallı yıllar İzler bıraktı Erken solan çiçeklerden bir demet Her şey iyiydi ama kürdü hicazkâr çalmasaydı Memurum işini bilir demeseydi Yinede izi kaldı gönlümüzde Biz ihtiyarladık ama Yüzü ekşi Demirel i aynalar hiç silmedi Sandıktan yine bakladan güller Bol keseden yapılan düğünler Cumhuru reis dedik Hatıra gönül bina leyin Unutulması zor dünler Tansu’yu doğurdu Çete Mete dokundukça ete Milet öğrendi söbe Haydi, bakalım iki binli yıllar Çocuklarımızda çok şey anlatacak böyle giderse |
okuyunca etkilendim. bakın şimdi ikibinli yıllar neler anlatıyor.
BENCE ŞAİR ŞİİRİN DEVAMINI YAZMALI.
Atılan Anayasayı, Çöken piyasayı, Başbakanlıkta iftarı, İthal edilen Bakanı, oooo daha neler var yazılacak neler.