Sonat Dé Poyeta Piya I
-Bir uyku hali-
Kapat gözlerini Poyeta Piya, Ve bıraktın yere dönelim. Bir sen varmışsın orada Bir de ben… Öyle zan edilen. Ellerini çekmek istemişsin Üstümden Ama zaten benmişsin Söz vermişsin, öz vermişsin Binlerce yıl önceden. -Düşler ülkesi- Evc makamında bir gece bir türkü tutturmuşsun “Gel” diye. Sen dost meclisinde oturup Düşünü yaratırken; Ben sunaklar içiyorum Tanrılar ellerinden Beni dert ile süsleyip Ve acıyla emzirip Yüzüme derin izler yerleştirince Tanrılar Gözlerin… Dediler. Onlar! Ve artık oldular. Dünya yılına göre yirmi sekiz yıl Bana göre an ve an -Bilir misin bilmem An’ın kendisi neşedir Ve bana olduğum ilk an’a inat Acıyı seçmeyi öğrettiler Ve yine bilir misin bilmem An içinde sonsuz zamanlar gizlidir Ve İnan bana, acı Senin harflerinden daha derindir.- -Üzülme Poyeta, acıma.. Sonsuz bir dönence Yukarı hep yukarı doğru Sen mi doğru, ben mi doğru? döngünün sayısına bağlı Ve bu, gayb’ın göğsünde saklı- Nedendi, yolum nereyeydi Söylemediler Birazdan biraz fazla “merak” yüklediler sonra bıraktılar ellerimi. “kimsenin olmadığı ve herkeslerin olduğu bir diyarda bekleyenin var Yolun uzun” diye bir not yazıp verdiler Ne zaman olur da dayanamazsan O zaman çıkar bak dediler -yolun üzeri- Yurduna uğradığım zamanlarda Yaşlıydım yeterince -ya da genç- Nerde bir taş varsa vurdum başımı Nerde bir ateş, düştüm içine Nerdeyse su, boğuldum Ve Tanrılar.. Ben onları unutmuştum. El uzattılar Ateşe düşmeden, boğulmadan suda Ve yarmadan başımı Çekip aldılar -Vuslat- Sen beklerken Ve ben gelirken sana Ve sen artık yaşlanırken Ve ben gençleşmeye çalışırken Buluştuk Artık yer gözlerin Sene boyutsuzluk… Azé Ayşe GÖKKAYA |